Pazartesi günü Türkiye’de sektörünün en değerli markaları arasında yer alan Monster Notebook’tan beklemediğimiz bir değişim kararı ile karşı karşıya kaldık. Marka globalleşme adımları atarken çok stratejik bir kararlar markasını Tulpar olarak değiştirdi.
Şirketin CMO’su Göktuğ Okan Oğuz yaptığı açıklamada, “Bu değişikliğe giderken amacımız, Türkiye’den çıkan ve bir dünya markası olma yolunda ilerleyen markamızı uluslararası pazarda faaliyet gösteren ve bizimle isim benzerliği taşıyan diğer markalardan ayrıştırmak oldu. Bildiğiniz gibi ‘Monster’ evrensel bir isim, canavar anlamına geliyor. Uluslararası pazarda Monster ismini uzun yıllardır kullanan, çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren onlarca şirket bulunuyor. Bu durum, yeni bir pazara adım atan ve henüz tanınmayan bir marka açısından pazara girerken çeşitli zorluklar çıkarabiliyor. Müşteri deneyimine büyük önem veren bir marka olarak muhtemel karışıklıklardan kaçınmak ve bir Monster Notebook markası olan Tulpar ile kendi yolumuzdan yürümek istedik. Amiral gemisi ürünümüz olan Tulpar, bugüne kadar on binlerce teknoloji tutkununun yanında oldu. Bu zamana kadarki global iletişimlerimizde de Tulpar markasının diğer markalarımıza göre daha kolay kabul gördüğünü gözlemledik. Bu nedenle bu değişikliği önceden yaparak global açılımımıza hız vermek istedik. Globalleşme yolundaki stratejimiz Tulpar’ın güçlü kanatlarıyla hızlanacak.” şeklinde konuştu.
Bu açıklamada dikkate çekmek istediğim ve asıl bizi ilgilendiren başlıklar uluslararası pazarda faaliyet gösteren bir firmanın benzer marka çekincesi ve seçilen markanın global pazarda neredeyse genel ibare olacak şekilde çok fazla kullanılmasıdır.
Markaların doğumunda, daha doğrusu bir girişimcilik hikayesi ilk başlarken, bu sürecin tam olarak nereye gideceğini asla kestiremiyoruz, sadece hedefleri ortaya koyuyoruz. Ancak bu hedefler ne olursa olsun yolculukta değişebiliyor. Monster yani Tulpar, yerel pazarda başlayıp hedeflerini globale çevirmiş şirketlerin en güzel örneği…
Bu marka Türkiye’de, sadece ürünleri ile değil, markası ile özdeşleştirdiği müşteri memnuniyetiyle, tüketici sadakati ile ve sosyal sorumluluk çalışmalarıyla tepeden tırnağı çok önemli bir yere sahip oldu. Ancak şu an globalleşme hedefleri doğrultusunda, emek verilen tüm markalaşma faaliyetlerinin büyük bir değişimle yeni bir ibareye taşınmasına, belki de yeni renklere dönüştürülmesine şahit oluyoruz.
Marka Tescil Süreçleri Strateji İle Bir Arada Düşünülmelidir
Yola çıkarken strateji ile birlikte düşünülmesi ve atlanmaması gereken Marka Tescil süreçleri, Monster’in globalleşme adımı ile birlikte, şirket için gerçekten önemli bir sorun haline gelmiş ve onları bu kararı vermek zorunda bırakmış gibi gözüküyor. Bu durumun Monster’in marka değerini etkilememesi tek temennimiz.
Bir yandan da yaşanılan bu durumun, tüm markalar ve girişimciler için ceplerine doldurması gereken en ağır taşların başına geldiğini tekrar hatırlatmamız için önemli bir an olduğu düşüncesindeyim…
Markanın globalleşme gibi bir planı olmasa dahi, marka seçimlerinde, global araştırmaların mutlaka yapılması, globalde çok genel olmuş ibarelerin kullanılmaması, global markalara benzer markaların seçilmemesi gerekmektedir. Marka tescil süreçlerinde her ne kadar ülkesellik geçerli olsa da Monster örneğindeki gibi bir marka seçtiğinizde, global pazarda çok muhtemel binlerce tescilli tescilsiz marka ile aynı olacaksınız. Sonuçta yerel pazarda dahi faaliyet gösterseniz, hedef kitleniz sadece bu ülkenin vatandaşları olmayacak ve tüketicinizin gözünde bu algıyı yönetmek için çok çaba harcayacaksınız. Tabii benzer markalardan haberdar olabilirseniz…
Her zaman dediğimiz ve demekten asla vazgeçmeyeceğimiz gibi marka oluştururken çok öngörülü ve riskler karşısında tedbir almış olmalısınız! Sadece marka doğumunda değil sürdürülebilirlik ve stratejik kararlar konusunda da marka konumlandırmanızı ve tescil süreçlerinizi gözden geçirmeli, geleceği koruma altına almak için bu tip yönlendirmeleri dikkatlice uygulamalısınız.