2019 yılında hem siyasi hem ekonomik anlamda gündem, hepimizi çok yakından ilgilendirdi. Gündemden geri kalmamak, her şeyden haberdar olmak adına yıl boyu binlerce haber okuduk, yüzlerce olayla karşılaştık, bu olayların birçoğunu kendimiz deneyimlemişiz gibi dersler edindik. Deyim yerinde bu yıl aman hata yapmayalım diye gözümüzü dört açtık.
Yaşanan acı tatlı tüm olaylar ülkemizde yeni bir tedbir kültürünün oluşmasına sebep oldu. Bu kültür oluşumu, şirketler için Fikri Ve Sınai Mülkiyet Hakları konusu ile ilgili çalışan bir danışman olarak söylemeliyim ki, beni ziyadesiyle mutlu etti.
Koca bir yılı geride bırakırken kendi alanım hakkında yeni oluşan tedbir kültürü ile ilgili gözlemlerimi ve tespitlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu sene taklit riskleri ile ilgili bizler ne kadar anlatsak da örnekleri yaşanmadan sonuçlarını öngöremeyeceğimiz olaylarla karşı karşıya kaldık. Asla unutamayacağım olaylardan biri Seyidoğlu markasının başına gelen benzer marka kaynaklı krizdi. Benzer markanın sahibinin yaşadığı ve yaşattığı olumsuz olayın, olayla hiçbir alakası olamayan Seyidoğlu markasına nasıl sıçradığını günlerce gündemden takip ettik.
Elon Musk’a açılan 2 milyar dolarlık tasarım benzerliği davasını, Sultanahmet Köftecisi’nin marka davasındaki büyük zaferini, burgu peynirin Muratbey’in tescil ürünü olduğunu, dünyanın sayılı üniversitelerinden Harvard’ın baskı sonucunda Harvard Kreşin apar topar kapatılmasını, Acun Ilıcalı – Zuhal Topal kavgasını, Apple’ın kaybettiği patent davalarını, Çin’in patentler sayesinde gücüne güç kattığını, taklit marka sonucunda gelen hapis cezalarını, ürün toplatmalarını ve daha nicelerini…
Bu yıl sadece kazananı kaybedeni değil, tedbirli davranmanın zaferini okuduk.
Bu Bilinç İstatistiklere Yansıdı!
Bu durumun bir benzeri 2016 – 2017 yılları arasında yaşamıştı aslında. Bildiğiniz üzere bu yıllarda Apple – Samsung davası, ödenen tazminatlar ve hatta tazminatların ödenme şekli (küçük bir hatırlatma bir rivayete göre Samsung ödemesi gereken tazminatın bir kısmını kamyonlarca bozuk para şeklinde Apple’a göndermişti) gündemden eksik olmamıştı. Herkes bu davayı takip ediyordu. İşte tam bu dava sürecinde ülkemizde patent tescil başvurularında 2016’da bir önceki yıla oranla %20’lik bir artış meydana geldi. Bu artış istatistiklere göre bizim ülkemizde patent başvurularının sayısal anlamda en ciddi ivmeyi kazandığının göstergesiydi. 2017’de ise davanın yankıları sürerken yılı yine %14’lük artışla kapadık. 2018’de ise bu artış yerini üzülerek söylüyorum ki, %4’lük azalmaya bıraktı.
Size bir çarpıcı örnek daha vermek istiyorum ki, bu örnek gerçekten medyanın gücünü ortaya koyan cinsten.
Küçük bir açıklama ile etkiyi bir kat daha arttırmak gerekirse, 15 yılı aşkın bir süredir bu işi yapıyorum ve benim gibi bu mesleği icra eden herkes bilir ki, yaz ayları tescil başvurularının en düşük oranlarda seyrettiği dönemdir.
Seyidoğlu’nun temmuz ayının başlarında gelen taklit marka olayından sonra marka başvurularındaki artış haziran ayına nazaran %55,44 oranında, rakamsal olarak da 9 bin 642… Eylül ve ekim aylarında ise başvuru sayıları çok uzun süre sonra 10 binlerin üzerine çıktığını Türk Patent Enstitüsü’nün istatistiklerinden görebiliyoruz.
Hep Birlikte 2020’de Oluşan Yeni Kültür İçin Çalışacağız
Senelerdir Fikri ve Sınai Mülkiyet Haklarının öneminden, üniversitede sanayi işbirliklerinden, patent sayılarından bahsediyoruz. Ancak bunlara ek olarak bu farkındalığı oluşturmanın en kısa ve en etkili yolunun medyanın da desteği ve gücü sayesinde oluşmaya başlayan yeni kültür için hep birlikte çalışmaktan geçtiğini söyleyebiliriz. Yaşanan bu tedbir kültürü, herkesin kendi sınırları içinde haksız rekabet koşullarını ortadan kaldırarak, benzersiz olmanın öneminin kavrandığı, EMEĞE SAYGININ arttığı bir ortam oluşturarak bu arenada olmak isteyen herkesi içine katarak olgunlaşmaya devam ediyor.
Kartopu etkisi ister istemez herkesi içine alıyor.
Medyada bu farkındalığın oluşmasını sağlayan, olayları haber değerinde görerek işleyen, dahası fikirlerimize önem vererek bizlere mecralarda yer veren herkese teşekkür etmek istiyorum.
Oluşan bu kültür hepimizin eseri…
Bu yüzden 2020 kuralların tekrardan yazıldığı, herkesin oyunu artık kuralına göre oynaması gerektiği bir yıl olacak.
Hepimize şimdiden iyi yıllar dilerim.