Dünya Mavi Ekran Verdi. Peki, Bu Son Olur Mu?
19 Temmuz Cuma günü dünya 25 milyar dolarlık bir kayıpla günü kapattı.
Dünya devi Microsoft’un -bence- tarihte görülmemiş ve dünyayı etkileyen arızası nedeniyle birçok sektör neredeyse durma noktasına geldi. Bilançonun maddi yansıması 25 milyar dolar!
Manevi yansımaları ise çok daha vahim:
- Uçağı kalkmadığı için babasının cenazesine gidemeyen,
- Ameliyat olamayan,
- Hasta hizmeti alamayan, kan dahi veremeyen,
- Uçaklar çalışmadığı için gitmesi gereken yere gidemeyen,
- Bankadan para çekemeyen,
- Borsada işlem yapamayan ve para kaybeden,
- Dijital yayınları sekteye uğrayan,
- Alış-veriş dahi yapamayan insanların bir arıza nedeniyle bir anda nasıl kitlendiğini gördük.
Sizin de Gözünüz Korkmadı mı?
‘Leave the World Behind’ filmini izleyenler bilirler 😊 Bu arıza ile birlikte bir anda şoförsüz kaza yapan Tesla’lar gözümde canlanmadı değil. 😊
İşin şakası bir yana…
Yapay Zeka alanında çalışmalar yürüten biri olarak, dünyanın giderek küçülen küresel bir köy olmasının yaratacağı herhangi bir olumsuz etkinin kelebek etkisi ile tüm dünyayı derinden sarsabileceğini uzun zamandır düşünüyorum. Bu riske önlem olarak da hemen hemen her fırsatta otoritelerin bir araya gelerek etik çerçeveyi belirlemesi ve Kyoto gibi bir anlaşma topluluğu kurulması yönünde görüşlerimi farklı platformlarda paylaşıyorum.
İşte tam da Yapay Zeka ile ilgili konularda küresel köy kavramının üzerinde kafa yorarken, Microsoft tarafında yaşanan bu kaotik süreç konunun daha derinlemesine düşünülmesi gerektiğini ve risklerin böyle yürütülemeyeceğini bize göstermiş oldu.
Düşünsenize bir anda internetin gittiğini…
Aslında bu mavi ekran meselesi tam da bunun gibi bir şey oldu. Resmen operatif anlamda birçok şirket internetsiz kaldı. 17:20 sularında düzeldi açıklaması yapıldığını düşünürsek bu kısa sürede dünyaya maliyeti 25 Milyar Dolar oldu + manevi açıdan birçok hikaye…
Ne Yapılabilir?
Kurumsal risklerin yeterince önemsenmediğini düşünmekle birlikte bu çapta bir olayın yaşanacağını kurumsal risk departmanlarının da ön görebileceğini düşünmüyorum. Ancak artık kabul ederek yolumuza daha sağlam adımlarla devam etmek gerekiyor. Bu olayın aklıma getirdiği birkaç önlemi sizinle paylaşmak istiyorum.
- Maalesef en büyük açığımız güvenlik haline geldi. İnternet odağında bir hayat yaşadığımız için her yönüyle tüm bilgilerimiz bir yerlerde birilerinin ellerinde dolanıyor. Dolayısıyla şirketlerin güvenlik açığı ile ilgili daha sıkı önlemler almasını hem bireysel olarak talep ediyor hem de sürdürülebilirlik için gerekliliğini şiddetle savunuyorum.
- Yine maalesef diyerek devam etmek istiyorum. Ülkemizde denetim süreçleri şirketlerde doğru yürüyen bir mekanizma olmadığı kanısındayım. Siber güvenlik anlamında bağımsız denetim şirketlerinden danışmanlık talep edilmeli ve açıklar öncelikli olarak kapatılmalı. Devlet mekanizmalarındaki tüm online sistemlerde dahil olmak üzere bu denetim süreçlerine kaynak ayrılmalı.
- Yapay zekayı izleme sistemlerine entegre edilerek olası kesintilerin kaynağının daha hızlı bulunması ve giderilmesi konusunda yatırımlar yapılmalı.
- Mümkünse yedek sistem kullanımı devreye sokulmalı. Olası kesintiler veya güvenlik sorunları dahilinde sistem değişiklikleri daha çevik yapılabilir duruma getirilmeli.
- Güncellemelerde ve/veya dijital dönüşümlerde test aşamalarına gerçekten önem verilmeli. Olası senaryolar çıkarılarak test aşamalarında test edilmeli.
Tüm her şeyi bir kenara bırakın yerli yazılımlarla devam edilmeli. Çin’deki hiçbir şirketin Microsoft’un sürecinden etkilendiğini duydunuz mu? Duyamazsınız! Çünkü yerlileştirme kavramı tıkır tıkır işliyor. Boşuna mı, kuluçka merkezleri açıldı üniversitelerde? Kuluçka merkezlerindeki teknoloji firmalarını, ülkemiz menşeli firmalarına hatta globallerin Türkiye’deki merkezlerini de dahil ederek zorunlu hale getirmeli. Yerli yazılımların dünya çapındaki katma değerini arttırarak hem girişimcilik ekosistemine katkıda bulunmalı hem de üretmeleri için teşvik etmelerini sağlamalıyız.
Diyeceklerim bu kadar 😊 katkıda bulunmak isteyenlerle yorumlarda buluşabiliriz.
Bir daha yaşanmaması; yaşanırsa da hazırlıklı olması dileğiyle…