Pandemi ve post pandemi döneminde üretici ve tüketici bazında en büyük değişim e- ticarette yaşandı. Yaşanan bu değişimle birlikte e-ticaret, başlı başına bir sektör olarak karşımıza çıkarken aynı zamanda başka sektörlerin de müşteri sadakatini koruyabilmesi ve tercih edilebilirliğini arttırabilmesi açısından da çok önemli bir araç haline geldi. Mecburi koşullar ve ihtiyacın artması ile birlikte sanal ortama taşınan ve her geçen gğn hızla büyüyen ticaret, markaların farklı stratejiler geliştirmesine sebep oldu.
Bu gelişmelerin en başında rekabet ortamının da etkisiyle marka bilincinin artması oldu. E-ticaret aynı zamanda da bir pazarlama aracı da olduğu için markalar sadece çatı marka ibarelerini değil, çıkardıkları ürünlerin veya koleksiyonların da markaları ile başvuru yapmaya başladılar. Normalde bu bizim sürekli önerdiğimiz bir durumdu. Örneğin, bir tekstil markası, ilk bahar- yaz koleksiyonunu hazırlarken bir tema ile hazırlıyordu ama bu temayı markalaştırmadan piyasaya sürüyordu. Bu durum rekabet koşulları ve tanınırlık avantajı devreye girdiği için değişti ve marka bilinci oturmaya başladı.
İkinci ve en önemli değişkenlerin arasında da çoklu butiklerin olduğu platformlarda zorunlu kılınan marka tescil şartı oldu. Bu platformlarda yer alabilmek için önceden ticari sicil kaydı yeterli olurken, artık müşteri sadakati arttırma, memnuniyet odaklı satış gerçekleştirmek ve tüketici güven ortamı oluşturabilmek için gerekli olan marka tescil beyanı başvurularda artışa sebep oldu. Bu duruma ek olarak kendini e-ticaret platformu üzerinde konumlandırmak isteyen tescilli markalarda mevcut sınıflarına ek olarak 35. Sınıf için de başvuru yaptılar.
E-ticaretin yanında yükselen bir başka oluşumda kurgulanan dijital dünya ile birlikte oldu. Şuan hayatımızda markaların hızla giriş yaptığı sanal bir dünya ile karşı karşıyayız. Bu sürecin ilk adımı olan dijital paralar olan coinler, tokenlar ve borsa marka başvuruları çok artış gösterdi. Metaverse dünyasında yerini almak isteyen markalarda e-ticaret sektöründe olduğu gibi bazı sınıfları tescilli markalarına eklemek için başvurularını yeniledi.
Tüm bu değişimler aynı zamanda yazılımların gelişmesinde ve özellikle e-ticaret üzerinde güvenlik süreçlerinin iyileştirilmesine de yol açtı ve patent başvuruları da ivme kazandı. Yöntem patenti olarak adlandırdığımız süreçlerin başvuruları pandemi ve post pandemi döneminde artış gösterdi.
Özetlemek gerekirse, markalar hem markalarını konumlandıracakları alanlara göre güncelleyerek hem de inovatif girişimlerini geliştirmek/iyileştirmek için patent veya tasarımlarını korumak için harekete geçerek yeni dünyaya uyumlanmaya başladılar.