1647’de Sarı Humma, 1918’de İspanyol gribi, 1957’de Asya gribi, 1961’de AIDS, 1968’de Hong Kong gribi, 1976’da CoV ailesinin ilk virüsü ve en öldürücüsü Ebola, 2020’de CoV ailesinin 2. Üyesi SARS, 3. Üyesi 2012’de MERS-CoV, 2009’da Domuz gribi…
CoV ailesinden Corona’ya global anlamda verdiğimiz tepki saydığım diğer pandemilerin aksine biraz daha farklı olduğunu söyleyebiliriz. Elbette ki, global anlamda çok fazla yayılım göstermesi, hastalığın coğrafyası, insandan insana çok hızlı bulaşması gibi birçok unsuru peşi sıra neden olarak sayabiliriz.
Ancak en önemli faktör dijitalleşmenin daha hızlı yaşandığı toplumlarda hastalığın sarsıcı boyutları ulaşması. Bu faktör ile birlikte, diğer pandemiler karşılaştırılarak yapılan araştırmalarda insan hayatındaki öldürücülük boyutu “şimdilik” en az olan Corona’nın, dünya çapında sansasyon yaratması insanlık tarihinde bir dönüşümün gerçekleşmesine sebep oldu.
Nedir bu dönüşüm?
Öncelikle iş yapış modellerimiz çok ciddi anlamda değişti. Y ve Z kuşağının talep ettiği esnek çalışma modellemesine direnen bütün şirketler dahil esnek çalışma modeline zorunlu bir geçiş yaptı. Bu geçişle birlikte başka bir kültür gelişti ve çok büyük ihtimalle kalıcı hale gelecek gibi gözüküyor. Bunun yanında iş yapış stillerimizde zaman kavramının önemi ortaya çıktı. Birçok toplantının fiziki olarak gerekli olmadığını karar alma mekanizmasının her şekilde işleyebildiğini gördük. Zamanın içinde karar alma hızının ve karar iletişimlerinin önemi müthiş derecede önem kazandı. Şeffaflık, talep edilen en önemli unsur oldu.
Daha da edineceğimiz birçok değişken hayatımıza girecek gibi gözüküyor.
Hepsinin yanı sıra Corona’nın etkisi ile farkındalığına ulaştığımız başka bir noktada!..
Bilimin önemi tüm dünyada 7’den 70’e arttı. Çareye dair tüm oklar bilime çevrildi. Herkes aşı, ilaç veya tedavi ile ilgili bilim insanlarına dikkat kesildi. Dünyanın en zengin adamları arasında yer alan Bill Gates’in CoV ailesine karşı geliştirilecek aşı için patent aldığı ortaya çıktı. Dahası ABD Başkanı, Bill Gates’i bu patenti yüzünden endirekt şekilde suçladı.
Bill Gates’in patenti bir kenara, ülkeler peşi sıra aşı ve ilaç için kıyasıya bir rekabet girdi. İlk ilacı veya aşıyı bulan patentin sahibi olup onu satmak ve bu patentten akıl almaz bir gelir elde etmek için kolları sıvadı.
Etki olarak bahsettiğim tam olarak da bu!
Bundan sonra Bill Gates örneğinde olduğu gibi meydana gelebilecek veya şuan olan virüslerin/bakterilerin mutasyona uğraması durumunda oluşacak bir pandemive/veya hastalık için bilim insanları çalışmalara başlayacak. Şu anda bile, önleyici veya gelecek ön görüleri ile ilerleyen birçok hastalık için çalışmaların sürdüğünü patent konularına ve sayılarındaki artışa bakarak söyleyecek durumdayız.
Patent Trendi Değişecek
Öngörülerim, Corona’nın bahsettiğim kültürleri değiştirmesinin yanında patent trendlerini de değiştireceğini söylüyor. İlaç alanında başlayan önleyici çalışmaların yansıması tüm sektörlerde geleceğe yatırım yapmanın önemini arttırdı. Artık kimse gerek bu tarz felaketlerde gerekse dönüşümlerde geride kalmak istemiyor.
RİSKİ, KRİZE ÇEVİRMEDEN YÖNET mottosu şimdilerde tüm şirketlerin alacağı stratejik kararların başında gelmesi gerekiyor.
Aynı zamanda dijitalleşen şirketlerin pandemi döneminde çarklarını döndürmeye devam etmeleri tüm şirketler için ders niteliği taşıyor. Bu durumunu da göz önünde tutarak dijitalleşme, nano teknoloji ve yapay zeka konularında patentlerin artarak geleceğe yatırım yapılacağına kesin gözüyle bakıyorum.
GELECEK HEPİMİZE HAZIRLIKLI GELECEK!..