Teknoloji yalnızca ürünleri değil, sistemleri de dönüştürüyor. Özellikle yapay zekâ (AI) destekli süreçler, sadece endüstriyel üretimi değil; hukuk, tescil ve fikrî mülkiyet sistemlerinin de yapı taşlarını yeniden şekillendiriyor. Bu dönüşümün en dikkat çekici örneklerinden biri şu günlerde ABD’de yaşanıyor.
📌 ABD Patent Ofisi’nden (USPTO) AI Atılımı
Amerikan Patent ve Marka Ofisi (USPTO), patent inceleme süreçlerini hızlandırmak ve başvuru sahiplerine daha etkin bir hizmet sunmak amacıyla yapay zekâ destekli otomasyon sistemlerini daha aktif kullanma kararı aldı.
Bunun anlamı şu:
– Başvurular, geçmişteki benzer dokümanlar taranarak daha isabetli biçimde ön değerlendirmeye alınabilecek,
– Arka plan araştırmaları ve literatür taramaları yapay zekâ desteğiyle daha kısa sürede tamamlanabilecek,
– Eksikliklerin tespiti ve uzman raporlaması süreçlerinde insani hataların azalması mümkün olacak.
Bu adım, yalnızca teknik bir iyileştirme değil; “patent süreci” kavramının yeniden tanımlanması anlamına geliyor.
🇹🇷 Türkiye’nin Konumu ve Ulusal Strateji
Türkiye, 2021–2025 Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi’nde yapay zekâ alanında birçok iddialı hedef ortaya koydu. Bunlar arasında:
– Yerli büyük dil modellerinin (LLM) geliştirilmesi,
– Yapay zekâ tarafından üretilen içeriklerin fikrî mülkiyet kapsamında değerlendirilmesi,
– Eğitim ve farkındalık seviyesinin artırılması gibi önemli maddeler yer alıyor.
Ancak şu soru halen masada:
Yapay zekâ destekli bir buluş ya da AI ile üretilen bir çıktı gerçekten “patentlenebilir” mi?
Bu sorunun etrafında dönen pek çok başka tartışma da mevcut:
– Mucit kimdir? İnsan mı, yapay zekâ mı?
– Ortaya çıkan buluş “özgünlük” kriterini karşılıyor mu?
– AI çıktılarında algoritmanın rolü ne kadar, insan yönlendirmesi ne kadar etkili?
🌐 Fikri Mülkiyette Yeni Çağ: Regülasyon mu? Vizyon mu?
Dünyada bu konulara dair farklı yaklaşımlar mevcut. Örneğin Çin’in Nanjing Patent Ofisi, yakın zamanda yapay zekâ ile oluşturulmuş ön inceleme belgelerini reddetme kararı aldı. Gerekçe? Belgelerin “insan tarafından denetlenmiş ve etik ilkelere uygun biçimde” hazırlanmasının gerekliliği.
Diğer yandan AB ve ABD, bu alandaki tartışmaları açık veri temelli, sorumluluk ilkelerine dayalı bir zeminde sürdürüyor.
Peki Türkiye ne yapmalı?
Bize göre çözüm; sadece teknolojiye yetişmek değil, aynı zamanda teknoloji ile birlikte yürüyebilecek, öngörü sahibi bir hukuk sistemi kurmaktır. Patent süreçlerinde yapay zekânın rolünü tanımlayan açık rehberler, pilot uygulamalar ve sektör iş birlikleri bu geçişin sağlıklı olmasını sağlayabilir.
💡 Sonuç: Zaman, AI Uyumlu Patent Ekosistemine Hazırlanma Zamanı
Üretim şeklimiz, iş yapış şeklimiz ve inovasyon süreçlerimiz değişiyor. Bu değişim, fikrî mülkiyet dünyasını da doğrudan etkiliyor. Türkiye’nin bu alandaki potansiyeli büyük; ancak bu potansiyelin doğru yönlendirilmesi için hem mevzuat hem farkındalık anlamında kararlı adımlar gerekiyor.
Üstün Patent olarak, yapay zekâ destekli sistemlerin Türkiye’de de adil, şeffaf ve verimli biçimde kullanılması için süreci yakından takip ediyoruz. Sadece tescil süreçlerini yürütmekle kalmıyor; danışanlarımıza bu yeni dönemde vizyon kazandıracak stratejik yönlendirmeler sunuyoruz.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? AI destekli patent süreçleri Türkiye için bir fırsat mı, yoksa kontrol edilmesi gereken bir risk mi?